Yazar arşivleri: Emine
Pantolonlu Bulut
Senin için Liliya
Düşleyen
düşünceler donmuş usunuzda
yağlı koltukların semiz uşakları gibi
tedirgin edip kanlı bir yürek parçasıyla
alay edeceğim öyle yüzsüz, acı dilli.
Moruk sayrılığı aramayın bende, ölümcül
boy vermez tek bir ak saç ruhumda.
Bozguna uğratıp dünyayı bir sesle gücül
geliyorum – kıyak bir genç yirmi iki yaşında.
Çıtkırıldımlar!
kemanlara aşık olma niyetiniz!
aşk istiyor kabalar dümbelek gibi.
Ama ters yüz olabilir misiniz
dudak kesilinceye kadar benim gibi!
Gelin, öğreteceğim size-
doğru kadın görevliler melekler gibi
patiska giysili, güzelim salonlarda.
Onlar çeviriyor ilgisiz, dudaklarıyla
yemek kitabı sayfalarını ahçı bir kadın gibi.
İsterseniz –
bir ten olurum yalnız çatlayan
– başka bir sesle göğün lirinden-
isterseniz –
çelebi ve sevecen olabilirim
– bir erkek değil ama pantolonlu bir bulut!
İnanmıyorum çiçekli yataklarına Nice’nin!
Söylüyorum düpedüz övgü türküleri
hastaneler gibi bayatlık erkeklere
ve yıpranmış kadınlara atasözleri gibi.
Vladimir Mayakovski, 1915
Geçit
В переулке
Переулок. Снег скрипит. Идут обнявшись.
Стреляют. А им всё равно.
Целуются, и два облачка у губ дрожащих
Сливаются в одно.
Смерть ходит разгневанная,
Вот она! за углом! близко! рядом!
А бедный человек обнимает любимую девушку
И говорит ей такие странные слова:
«Милая! ненаглядная!»
Стреляют. Прижимаются друг к другу еще теснее.
Что для Смерти наши преграды?
Но даже она не сумеет
Разнять эти руки слабые!
Боже! Зимой цветов не найти,
Малой былинки не встретить —
А вот люди могут так любить
На глазах у Смерти!
Может, через минуту они закачаются,
Будто поскользнувшись на льду,
Но, так же друг друга нежно обнимая,—
Они к Тебе придут.
Может, в эти дни надо только молиться,
Только плакать тихо…
Но, Господи, что не простится
Любившим?
Bir geçit. Kar ayakların altında çatırdar.
Yürürler, kucaklaşarak kilitlenirler.
Silahlar patlar. Onlar için hiç önemi yoktur.
Öpüşürler ve titreyen dudakları çevresinde
dolaşan iki küçük bulut,
Birleşirler.
Ölüm öfkeli şekilde pusuda,
İşte burada! Köşede! Tam orada! Elinin altında!
Ne olursa olsun, talihsiz kişi taptığı kızı kucaklar,
Ve ona şöyle garip sözler söyler:
“Sevgilim! , Yârim!”
Patlar silahlar. Birbirlerini daha sıkı tutarlar.
Ölüme nasıl engel oluşturur barikatlarımız?
Yine de beceremez,
Bu zayıf elleri ayırmayı!
Okumaya devam et
Mavi Balon
ГОЛУБОЙ ШАРИК
Девочка плачет: шарик улетел.
Ее утешают, а шарик летит.
Девушка плачет: жениха все нет.
Ее утешают, а шарик летит.
Женщина плачет: муж ушел к другой.
Ее утешают, а шарик летит.
Плачет старушка: мало пожила…
А шарик вернулся, а он голубой.
MAVİ BALON
”Balonum uçtu” diye ağlıyor küçük bir kız.
O avunur fakat uçmaya devam eder balon.
”Hala koca bulamadım” diye ağlıyor genç bir bayan.
O avunur fakat uçmaya devam eder balon.
”Kocam beni terketti” diye ağlıyor bir kadın.
O avunur fakat uçmaya devam eder balon.
Ağlıyor bir koca karı: ”Çok az yaşadım.”
İşte döner ona balon ve mavidir rengi.
Bulat Okudjava, 1957
Mutluluk, artık ona ihtiyaç duyulmadık anda ortaya çıkan mavi bir balon. Yıllanmış huzur arayışının kursakta bıraktığı teselli yaşam; beklentiler birikintisinde ölümle son bulan düşkırıklığı bir yaşlı kadının.
m a l + i h ü l y a fanzin
Cansız Kaplan
Стук Бамбука в XI Часов – Слабый тигр (1991) | ambient / trip-hop / experimental / psychedelic
Düş İçinde Düş, Semen Kirsanov
Сон во сне [1]
1.
Кричал я всю ночь.
Никто не услышал,
никто не пришел.
И я умер.
2.
Я умер.
Никто не услышал,
никто не пришел.
И кричал я всю ночь.
3.
– Я умер –
кричал я всю ночь.
Никто не услышал,
никто не пришел…
Düş İçinde Düş
1.
Tüm gece bağırdım.
Ne biri duydu,
Ne biri geldi.
Ve öldüm.
2.
Öldüm.
Ne biri duydu,
Ne biri geldi.
Tüm gece bağırdım.
3.
– Öldüm! –
Tüm gece bağırdım.
Ne biri duydu,
Ne biri geldi…
Semen Kirsanov
[1] Строфы века. Антология русской поэзии. Сост. Е.Евтушенко.Минск, Москва: Полифакт, 1995.
(Yüzyıl kıtalarından. Rus şiir antolojisi. Haz. Yevgeni Yevtuşenko, Minsk, Moskova. 1995. )
Blood, Bread and Poetry (II)
All night long they hunted
And nothing did they find
But a ship a-sailing,
A-sailing with the wind.
One said it was a ship,
The other he said, Nay,
The third said it was a house
With the chimney blown away;
All night long they hunted
And nothing did they find
But the moon a-gliding
A-gliding with the wind…
Tiger! Tiger! burning bright.[1]
In the forests of the night:
What immortal hand or eye.
Could frame thy fearful symmetry?
Хлеб, кровь и поэзия Kan, Ekmek ve Şiir
Всю ночь они охотились Bütün gece avlandılar
И ничего они не нашли Ama bulamadılar hiçbir şey
Иное, чем судно, парусное судно Denize açılan bir gemiden başka
Продвигающаяся с помощью ветра. Rüzgara açılan
Один сказал, что это судно, Bir gemi olduğunu söyledi biri
Другой это отрицал, ‘’Hayır’’ dedi diğeri
Третий сказал, что это дом Üçüncüsü bir ev olduğunu söyledi
С дымящей дымовой трубой; Bacası uçurulan;
Всю ночь они охотились Avlandılar bütün gece
И ничего они не нашли Ama bulamadılar hiçbir şey
Но это была парящая луна, Rüzgarda kayıp giden…
Ветром парящая луна
‘’Тигр, о тигр! кровавый сполох, ‘’Kaplan! Kaplan! Alev alev parlayan
Быстрый блеск в полночных долах, gecenin ormanında
Устрашительная стать, Hangi ölümsüz el ya da göz
Кто посмел тебя создать?’’ Cesaret edebilir biçimlendirmeye
-Уильям Блейк Korku salan simetrini?’’
Adrienne Rich
[1]William Blake
Blood, Bread and Poetry (I)
Things move so much around you
Even your country has changed.
You yourself have change it.
And the soul will it change? You must change it.
Who will tell you otherwise?
Will it be a desolate journey?
Will it be tangible, languid
without a hint of violence?
As long as you are the person you are today
being yesterday’s person as well,
you will be tomorrow’s…
the one who lives and dies
to live like this.
Кровь, хлеб и поэзия
Все вокруг тебя движется очень быстро
Даже если твоя страна изменяется.
Ты тот, кто изменил все это.
А душа твоя изменилась?
Ты должен изменить
Или кто тебе может сказать все это?
Будет ли это одинокое путешествие?
Будет ли это конкретным и стойким?
Без каких-либо следов насилия?
Пока ты остаешься тем кто ты есть сегодня,
И в то же время тем кем был вчера,
Завтрашним человеком тоже будешь ты.
Чтобы жить так
Ты будешь живущим и умирающим человеком.
Kan, Ekmek ve Şiir
Çok fazla şey dönüyor çevrende
Ülken bile değişti. Bizzat sen
değiştirdin onu.
Peki ya ruhun, o da değişecek mi?
Onu da değiştirmen gerek.
Kim söyleyecek sana aksini?
Issız bir sefer mi olacak bu yoksa?
Gerçek aheste bir sefer?
En ufak şiddet kırıntısı bile barındırmayan?
Bugünkü insan olduğun sürece
Dünkü insan olduğun sürece
Yarınki olacaksın…
Yaşayan ve ölen her kimse
Böyle yaşayacak işte.
Adrienne Rich
”yeryüzünde yalnız biz vardık.
bir kuştan daha cesur ve hafiftin.
bir hayal gibi,
merdivenleri uçarak,
yağmurlarla ıslanmış
leylakların arasından geçirip,
aynanın ötesindeki ülkene
götürürdün beni.
gece çöktüğünde,
bana mutluluk verirdi.
mihrabın kapıları açılır,
ışıldardı yavaşça,
yere uzanan çıplak bedenin.
ben uyanır,
“Tanrı seni kutsasın” derdim.
oysa bilirdim bunun
ne kadar cüretkar
ve manasız olduğunu.
sen uyurdun.
masadaki leylak uzanırdı,
mavi gözkapaklarına dokunmak için.
soğuk olurdu mavi göz kapakların.
ellerinse sıcak.
içeride, kristal ırmaklar akar,
dağlar tüter,
denizler ışıldardı.
kristal bir küre tutardın ellerinde.
ve uyurdun tahtında,
huzur içinde.
ulu, tanrım!
yalnızca benimdin.
uyanır, değiştirirdin
sıradan ve fani sözlerimizi.
gırtlağım yeni bir güçle dolardı.
“sen” sözcüğüne yeni anlam verirdin.
“hükümdar” anlamına gelirdi artık.
her şey değişirdi.
leğen, sürahi gibi
sıradan şeyler bile.
aramıza uzanırken,
durmadan akan su.
sürüklenir giderdik
karşımızda serap gibi duran
mucize şehirlere.
yolumuz nanelerle döşeli olur
kuşlar eşlik ederdi bize.
balıklar akıntıya karşı yüzerdi,
gökyüzü açılırken önümüzde.
kaderimiz takip ederdi bizi.
usturalı bir deli gibi.”
Arseny Tarkovsky
Keçisini Arayan Adam / 3
Tanrıyı seviyorum;
İshak kuşunun, iğde ağacının,
Karıncaların ve balinaların
Sevdiği kadar Tanrıyı seviyorum,
Ama ne yapsam benimle konuşmuyor;
Benimle konuşmuyor,
Hiç yokmuşum gibi.
Kabuğuma dokunduğunu hissediyorum,
Tüylerime dokunduğunu…
Bazen beynime dokunduğunu
Ve düşüncelerimle oynadığını,
Çocuğun, kumlarla oynadığı gibi,
Kulağına tutarak
Kavkılarla oynadığı gibi…
Aklımdan geçiyor bazen,
Başımın bir kulaç üstünden;
Bazen içimden geçiyor,
Bir mevsimin akıp geçmesi gibi
Yaşlı bir ağacın içinden…
Ama ne yapsam benimle kalmıyor;
Kalkıp da peşinden gidemem!
Sırımla dikili bedenime
Ve yapışık belkemiğime çünkü,
Kopmak bilmiyor ruhum,
Uçmak bilmiyor aklım!
Cahit Koytak
Keats
Karanlıkta dinlerim şimdi. “Ona incelikli uyaklarla
“Bir yanım asude ölüme müşfik isimler verdim çok kez.
âşık olmuştur çok kereler. Cılız soluğumu içine alsın diye.”